Güncel > 17 Aralık’ın hukuksuzluk bilançosu ağır
27.01.2014
Seçim ayarlı 17 ve 25 Aralık operasyonlarını gerçekleştiren eski Başsavcıvekili Zekeriya Öz ve Muammer Akkaş ile diğer savcılar hukuku çiğnemekten geri durmadı. Savcılar bu süreçte 13 ayrı kez Anayasa, yasalar ve yönetmelikleri yok saydı.
17 Aralık soruşturma ve operasyonları ile 25 Aralık soruşturmalarında savcı ve polislerin en az 13 kez Anayasa, yasalar, genelge ve yönetmelikleri çiğnediği belirlendi. Hukukçuların yaptığı incelemelerde, görevden alınan eski İstanbul Başsavcıvekili Zekeriya Öz ile soruşturmayı yürüten diğer savcıların hukuka aykırı karar ve uygulamaları tek tek ortaya çıkarıldı. İşte o ‘hukukçuların’ yaptığı hukuksuzluklar:
1- Birbiriyle bağlantısız soruşturmalar aynı anda operasyona dönüştürüldü:
Fatih Belediyesi’ne ilişkin soruşturma ile Rıza Sarraf’a ilişkin iki ayrı soruşturmada aynı anda gözaltı operasyonu kararı verilerek ‘ortak bir büyük yolsuzluk olayı’ olarak gösterildi. Soruşturmanın birleştirilmesi usulüne ilişkin kanun, Anayasa’nın 38’inci maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesindeki ‘masumiyet karinesi’ ve ‘lekelenmeme’ hakkı ihlal edildi.
2- Soruşturma dosyası UYAP’a kaydedilmedi:
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, soruşturmaya ilişkin tüm verilerin ‘gecikmeden, eksiksiz, doğru ve istisnasız olarak’ Ulusal Yargı Ağı’na kaydedilmesi gerekirken, kaydedilmedi veya şüpheliler anlaşılmasın diye takma isimlerle kaydedilerek dosya gizlendi.
3- Sarraf soruşturması yetkisiz şekilde yapıldı:
Rıza Sarraf’a yönelik ‘kara paranın aklanması’ soruşturmasının Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. Maddesi ile görevli birimler tarafından yapılması gerekirken, Kaçakçılık, Organize Suçlarla Mücadele ve Memur Suçları Bürosu’nca yapılarak suç işlendi. Bu durum, ‘soruşturma ve operasyonda yetkisi olup olmadığına bakılmaksızın ‘grup aidiyeti’ olan kişilerin seçildiği’ kanaatini güçlendiriyor.
4- Soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edildi:
Soruşturmada adı geçenlere ait olduğu iddia edilen ses ve görüntü kayıtları, aramalarda el konulan bilgi ve belgeler bazı medya organlarında yayınlanarak soruşturmanın gizliliğini ihlal, adil yargılanma, kişilerin lekelenmeme, damgalanmama haklarını ihlal suçları işlendi.
5- Gözaltı operasyonlarında ‘ölçülülük’ ilkesi ihlal edildi:
CMK’ya göre ‘ifadeye çağırma’ ve ‘zorla getirilme’ aşamaları atlanarak sabahın karanlığında basın eşliğinde ev basarak gözaltı operasyonları yapılmasıyla; telefon dinlemelerinde ilgisiz kişilerin kimlik bilgilerinin de kayda geçirilmesiyle; operasyonları yapan polislerin uygunsuz davranışlarıyla ‘ölçülülük’ ilkesini düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesi çiğnendi.
6- Dinleme ve izleme ‘gerekçesiz’ olarak yapıldı:
Kanuna göre, telefon dinleme ve takibin ancak ‘kuvvetli şüphe’ olması ve ‘başka yolla delil elde edilememesi’ halinde yapılması, bir delil bulunamaması halinde derhal vazgeçilmesi gerekirken, dinleme ve takipler ‘isimsiz ihbar’la yapılarak ve 15 ay sürdürülerek suç işlendi.
7- Polis ‘suç işlenmesini önleme’ görevini yapmadı:
Adli Kolluk Yönetmeliği ve Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’na göre, polis, telefon dinlemelerinde suç işleme kastını öğrenmesine rağmen müdahale etmeyerek görevini yapmadı. Ayrıca, savcılığın iddia ettiği gibi bazı sanıklara ‘28 defa’ rüşvet verildi ise bu suçun işlenmesine fazladan 27 kez göz yumulduğu ortaya çıkıyor. Böylece savcı ve polislerin ‘suçu önleme’ görevlerini de yerine getirmediği anlaşılıyor.
8- Savcı Celal Kara, Başsavcı Çolakkadı’ya bilgi vermedi:
Kanun ve HSYK yönetmeliklerinde ‘savcılar başsavcılar adına soruşturma yapar, kamuyu ilgilendiren konularda başsavcıya bilgi verir’ denilmesine rağmen, savcılar soruşturmayı başsavcıdan gizleyerek suç işledi.
9- Başsavcı vekili Zekeriya Öz, yetkisiz müdahale etti:
İstanbul Başsavcı vekili Zekeriya Öz, soruşturmada yetkili olmadığı halde Emniyet’e giderek tehditle polislerden şüphelilere sorulacak soruları aldı. Böylece Türk Ceza Kanunu’nun 285. maddesindeki ‘gizliliği ihlal’ suçunu işledi.
10- Telefon dinlemelerinde kanunlar çiğnendi:
Ceza Muhakemeleri Kanunu’ndaki ‘şüphelinin, tanıklıktan çekinebilecek kişilerle iletişimi kayda alınamaz. Alındıysa derhâl yok edilir’ hükmüne rağmen, bu telefon görüşmeleri kayda alındı ve imha da edilmedi.
25 ARALIK USULSÜZLÜKLERİ
1. Yasaya aykırı olarak herkesin tüm mal varlığına el konuldu:
Suç işlediği iddia edilenlerin para ve malvarlığı hareketleri izlenmemesine, iddia edilen suçtan ne kazandıkları belirlenmeden tüm mal varlıklarına tedbir konuldu.
2. Dosyaların mührü açılmadan el koyma kararı verildi:
Polisten gelen dosyaların bulunduğu çuvalların mühürleri açılmadan gözaltı, yakalama ve el koyma kararları verildi. Daha sonra dosyaları inceleyen savcılar kararları kaldırdı.
3. Savcılar kanunsuz bildiri dağıttı:
Savcı basın bildirisi dağıtarak HSYK’nın 33 numaralı ‘soruşturmanın gizliliği ve basının bilgilendirilmesi’ genelgesini çiğnedi.
KAYNAK : sonsayfa.com