Son güncellenme :22.11.2024 16:15

Medya > Fethullah Gülen neden sustu?

25.01.2014

Fethullah Gülen neden konuşmuyor? Buna karşılık neden yabancı medyaya demeç veriyor? Zaman yazarı sebebini açıkladı.

Fethullah Gülen beddua ile başlayan sert atışmaların akabinde sustu. Artık Türk medyasına değil yabancı medyaya konuşuyor.

Peki ama neden? Bu bir strateji mi?

Zaman Gazetesi yazarı Ahmet Kurucan bugün Gülen’in “neden konuşmadığını” izah ediyor. Yazarın aktardığına göre bunun iki sebebi var. Birinci, ‘susmak da konuşmak’, ikincisi ise karşı tarafa artık sözün kar etmemesi.

İşte Zaman yazarının aktardığı bilgiler;

GÜLEN NİYE SUSTU?

Hocaefendi neden konuşmuyor diyorlar. İki cevabı var bu sorunun.

İlki; konuşuyor ya? Susmak da bir konuşma değil midir? Sükûtun çığlığı hutbenin belagatından daha fasih ve daha beliğdir böyle zamanlarda.

İkincisi; kime konuşacak? Önyargı ve öfke selinin kin ve nefret halini aldığı bir dünyada kime ne anlatacaksınız ki? Ne dinî, ne insanî hiçbir kriterin kaale alınmadığı, insanı kör ve sağır eden, meleği şeytan, şeytanı melek gösteren siyasi tarafgirliğin hakim olduğu, Necip Fazıl’ın ifadesiyle “cinnet mustatili” günleri yaşıyoruz. “Akl-ı selim, fikr-i selim, kalb-i selim şaşkınlık içinde” şimdilerde Hocaefendi’ye göre.

BU YÜZDEN YABANCI BASINA KONUŞTU

Konuşmak değil, susmak en güzeli. Güzel ama çare mi? Elbette değil. Onun içindir ki yabancı basına konuştu Hocaefendi bu hafta içinde. Hak ve hakikatin gün yüzüne bütün çıplaklığı ile açığa çıkacağı güne yardımcı olur düşüncesiyle.

GÜLEN HİÇ KEŞKE DEMEDİ ÇÜNKÜ…

Maziye doğru yapılan bu yolculukların hiçbirinde Hocaefendi “keşke” demedi. Ne dün dedi, ne de bugün. Niçin? İki şey söyleyebilirim.

Birincisi keşke, Efendimiz’in (sas) beyanıyla şeytanın vesvesesine vesile olur.

İkincisi; dünü değerlendirirken bugünkü şartlar ve yaşananlar zaviyesinden değerlendiremezsiniz. Dünü dünkü şartlar muvacehesinde değerlendireceksiniz. O günkü şartlarda devlet ve millet adına, inandığımız değerler adına yapılması gerekli olan şey yapıldı. Burada hata varsa, bu hata bir içtihad ve tercih hatasıdır. Hatada iyi niyet ve samimiyet hakimse, günah değil sevap vardır.

HAKARETLER ONU RAHATSIZ ETMİYOR MU?

(…) Hassasiyet eşiği alabildiğine düşük olan Hocaefendi bütün bu tezviratlar, akla ziyan hakaretler, yalanlar karşısında rahatsız olmuyor mu?

Olmaz olur mu, elbette oluyor. Ülkenin 30 yılını esir alan terör örgütlerine denmeyen haşhaşi sözü Hizmet’e ve Hizmet mensuplarına deniyor, hem de Sayın Başbakan tarafından. Rahatsızlık duymaması mümkün mü?

Ama “Rahatsızlık duymamalı. Her şey bu dünyadan ibaret değil. İnşallah dünyada da gerçekleri görür ve anlarlar. Anlamasalar da önemli değil. Gün sadece bugünden ibaret değil; bugünün yarını, yarın da Hakk’ın divanı var.” diyor. İlave ediyor; “Hassasiyetimiz dengesizliğe sebebiyet vermemeli.” diyor.

ALLAH’IN BİTİRDİĞİNİ KİMSE BİTİREMEZ

Edebiyatımızdaki cinas sanatını kullanarak söylediği son söz bana göre hepsinden daha önemli; “Allah’ın bitirdiğini kimse bitiremez.” Evet, Allah’ın bitirdiğini kimse bitiremez. Çünkü O (cc) Allah’tır. “O’nun olmasını dilediği şey olur, olmamasını dilediği şey de olmaz.” Öyleyse bize düşen annesinden şamar yiyen çocuk misali Allah’a daha bir farklı teveccüh. Candan, içten, gönülden yalvarış.

KAYNAK : sonsayfa.com