Son güncellenme :23.11.2024 00:53

Medya > Hükumet Cemaat savaşı ne zaman biter?

29.01.2014

FOX TV Ankara Temsilcisi Sedat Bozkurt cemaat-iktidar ”savaşında” son yaşananları İnternethaber’e yorumladı.

NESRİN YILMAZ

İNTERNETHABER-ANKARA

Cemaat-iktidar “savaşı” giderek kızışıyor. Artık gizlenecek bir şey de kalmadı. Başbakan ve iktidar temsilcileri artık sözlerini esirgemiyor. Başbakanın cemaate yönelik söylemleri giderek sertleşiyor, Bülent Arınç cemaate “biz yoksak siz de yoksunuz” dedi. Peki iktidar neden bu kadar sert açıklamalar yapıyor, Fethullah gülen’in BBC’ye verdiği röportaj ne anlama geliyor, bu savaş ne zaman biter, kim kazanır?

Tüm bu soruların yanıtlarını Ankara kulislerinin nabzını en iyi tutan gazetecilerden FOX TV Ankara Temsilci Sedat Bozkurt verdi…

Bozkurt, “AK Parti cemaati yok etmeye karar verirse bunun yolu belli, geçmiş hükümetler döneminde muhtelif güvenlik kurumları tarafından hazırlanan ve Türkiye Cumhuriyeti için risk oluşturduğuna ilişkin bilgi ve belgelerin yer aldığı raporları işleme koymalıdır. Bunun adı, İrtica ile mücadeledir. ” dedi.

Başbakan’ın söylemlerinin giderek sertleşmesi ve direk Fethullah Gülen’i hedef alarak konuşması ne anlama geliyor?

BAŞBAKAN’IN SERT VE SALDIRGAN SÖYLEMİNİ DEVAM ETTİRMESİ GEREKİYOR

“Başbakan bunu bir “siyaset tarzı” haline getirdi. 27 Nisan E-Muhtırası sonrasında test edilen bu yöntem artık, halk tarafından olumsuz algılanabilecek her kimlik üzerinden uygulanıyor. Faiz lobisi, Tüsiad, CHP, Geziciler gibi son dönemde de Cemaat, hatta onun olumsuz algılanmasını sağlayabilmek için paralel devlet, ananascılar… Başbakan test edilen ve başarılı bulunan bu arttırılmış gerilimli siyasi söylemiyle, anketçilerin saha çalışmalarına göre yüzde 35-36’lık bir seçmen kitlesini bloke etmiş vaziyette. Ve bu kitlenin keskinliğini koruyabilmek için sert söylemini hatta saldırgan söylemini devam ettirmesi gerekiyor. Bu dönemde “paralel devlet” üzerinden sürekli propaganda ile ötekileştirerek olumsuz algı yarattığı cemaate ve onun liderine yönelik sert söylemini, kendisinin yarattığı bu seçmen kitlesini muhafazaya yönelik buluyorum. Tabanın keskinliğini inançlığını muhafaza edebilmesi için de bu sertlikten “dik durma”dan ödün vermemesi gerekiyor. Ama bunu her alanda uygulama yeteneği ve olanağı yok, örneğin AB’ye yaptığı sert söylem bir anda geri attığı adım ile kesildi.”

Ve tabii Bülent Arınç’ın sözleri.. “Biz yoksak siz de yoksunuz” dedi, neden buna gerek duydu, neler oluyor?

İKTİDAR CEMAATTEN EN AZ 5-10 ÇETE-ÖRGÜT DAVASI ÇIKARABİLİR

“Arınç’ın söylediği, Cematin AK Parti döneminde gerçekleştirdiği büyüme. Ve aynı zamanda Cemaatin de AK Parti’nin de önünde engel olarak bulunan kurulu düzen iktidarlarının geriletilmesi. Teknik olarak, sadece 12 Yıllık AK Parti iktidarına bakıldığı zaman bunun doğru olduğunu anlarsınız. Sadece GenelKurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un yargılandığı internet ardıcı davasının konu başlığının “AK Parti iktidarı ve Gülen cemaatini bitirme” planı olması bile bu iki yapının mecburi işbirliğinin nedenini ortaya koymak için yeterlidir. Sonuçta birlikte var oldular son 12 yıl içinde. Ama, cemaatin geçmişi 40 yılı bulmaktadır. Ve üzerine ne kadar abanılırsa abanılsın kendisini var etmeyi ve büyütmeyi başardı. Yani AK Parti olmadan da varlardı ve her geçen gün büyüyorlardı. Buradaki sıkıntı ve tehlike şu, tabi Arınç bunu kesinlikle kastetmemiştir ama bir “Ergenekon” davası pratiği üzerinden gidersek hukuk aygıtını elinde bulunduran herhangi bir iktidar, siyasi olmak zorunda değil, cemaatten en az 5-10 adet çete/örgüt davası çıkarabilir. Arınç’ın buradaki söylemi tehdit değil bir uyarıdır aslında. AK Parti giderse yerine gelecek iktidarın neler yapabileceğini anlatmaya yönelik bir uyarıdır.”

Fethullah Gülen’in BBC’ye verdiği röportajın anlamı nedir, bu röportajı nasıl yorumlamak gerekir? Buna neden gerek duydu? Röportajda Başbakan için padişah benzetmesi yapması, öte taraftan arkadaş kelimesini kullanmasını nasıl yorumlanmalı?

SOĞUK SAVAŞ DÖNEMLERİNİ ARATMAYAN BİR ORTAM

“Daha önveci WSJ’a yani dünyanın en etkin gazetesine konuşmuştu. BBC’si de sonuç olarak gazetecilik refleksleri çok fazla tartışmayan bir kurum. Talep muhtemelen pek çok yerden gelmiştir. Önümüzdeki günlerde de benzer birkaç basın kuruluşuna konuşacağı kanısındayım. Burada çok anlam aramamak lazım. Gülen açıklama yapacağı kurumu kesinlikle nitelikleri ve anlamı açısından tercih ediyordur. Ama öte yandan onunla konuşmak isteyen kuruluşlar gerçekten neler olup bittiğini merak ediyorlardır ve gazetecilik yapma niyetleri ön plandadır. Çünkü, Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarını yabancıların anlayacağı dile çevirdiğiniz zaman gerçekten ortaya mükemmel bir gazetecilik malzemesi çıkıyor. Artık günlük dil ve günlük belki de olumlu benzetmeler kullanılsa bile hep farklı anlamlar yaratılacak ve öyle yorumlanacaktır. Belki bunu taraflar biraz da bilinçli yapmaya başlamışlardır. Çünkü artık bir soğuk savaş yöntemlerini aratmayacak yıpratma, bezdirme, sinir bozucu süreç yaratma ortamına girilmiş gözüküyor.”

Başbakan Brüksel dönüşü “şantajlar devam ediyor” demişti, önümüzdeki günler nelere gebe?

SEÇİMİN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK SOMUT OLAYLAR OLUR

“2 aylık seçin sürecinde kontrollü bir gerginlik devam edecektir. Her iki taraf da seçime kilitlenmiş gözüküyor. Seçim sonuçları üzerinden yeni politik hamleler başlayacaktır. Bir de hükümet beklemediği bir başka hamle ile karşı karşıya kalmamak için de söylemini sertleştirerek, meydan okuyarak ön almaya çalışıyor. Cemaatin devletteki bütün bilinen kadroları dağıtıldı. Ekonomik olarak doğrudan baskı kurulamasa da baskı kurulabileceğinin ip uçları gösterildi. Önümüzdeki günler karşılıklıklı hamlelere gebe; bu nasıl olur belki sadece politik düzlemde olur belki de seçimin kaderini değiştirebilecek somut olaylar üzerinden olur.”

Sulh olması beklenebilir mi?

BU SAATTEN SONRA BARIŞ MÜMKÜN DEĞİL

“Bu saatten sonra barış çok zor görülüyor. Zaten uzun süredir iki yapı da duygusal olarak birbirinden kopmuş gözüküyor. Birbirlerinden kız alıp vermeyen iki ayrı İslamcı yapıdan söz ediyoruz. Barış olsa bile duygusal birleşmenin olması çok mümkün gözükmüyor.”

Bu savaşın kazananı olur mu?

AK PARTİ CEMAATİ YOK ETMEYE KARAR VERİRSE İŞLEMİN ADI İRTİCA İLE MÜCADELEDİR

“Bunu bir kazanma kaybetme tanımı üzerinden yapmak lazım. AK Parti cemaati yok etmeye karar verirse bunun yolu belli, geçmiş hükümetler döneminde muhtelif güvenlik kurumları tarafından hazırlanan ve Türkiye Cumhuriyeti için risk oluşturduğuna ilişkin bilgi ve belgelerin yer aldığı raporları işleme koymalıdır. Bunun adı, İrtica ile mücadeledir. Bu çok kolay değildir, çünkü AK Parti’de de “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmaktan hüküm giymiş bir partidir. Ve mücadele bu hatta kayarsa bu işin kazananı olmaz. Mevcut gerginlik üzerinden yürürse mücadele uzun vadede cemaat biraz zayiatla buradan çıkar, AK Parti ise siyasi bir parti olması ve iktidarda bulunması nedeniyle yaşayacağı yıpranmayla daha şiddetli muhatap olacaktır. Bu mücadelenin iki kaybedeni olsa da Türkiye demokrasisinin kazanacağı ileri sürmek gerekirdi. Ama bunu söylemek de mümkün gözükmüyor.”

KAYNAK : sonsayfa.com