Son güncellenme :24.11.2024 04:53

Siyaset > Bahçeli saldırıyı değerlendirdi!

31.01.2014

Bahçeli, seçim bürolarına yapılan saldırıyla ilgili olarak “”kanlı bir girdabın”” provasının yapıldığını söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Esenyurt’taki seçim bürosuna düzenlenen saldırıyla “kanlı bir girdabın” provasının yapıldığını ifade ederek, “Tahrik kampanyalarına, nokta atışı yapan bozguncu ve nifak meraklılarına şans tanımayacağız. Demokrasinin kural ve ilkelerinden milim ayrılmayacağız. Hukukun sınırlarından taşmayacağız” dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, geçen pazar günü Esenyurt İlçe Seçim Koordinasyon Merkezi’nin açılışında silahlı bir grubun saldırı düzenlediğini anımsattı.

Olayda Cengiz Yücel Akyıldız’ın şehit olduğunu, 5 kişinin yaralandığını anlatan Bahçeli, “Hiç kimse kaybettiğimizi düşünmesin. Hiç kimse yıldığımızı sanmasın. Hiç kimse yolumuzdan döneceğimizi, ülkülerimizden sapacağımızı, hedeflerimizden çark edeceğimizi aklının ucuna getirmesin” diye konuştu.

Saldırıların MHP’yi istikametinden çeviremeyeceğini ve korkutamayacağını belirten Bahçeli, şunları söyledi:

“Katiller, adiler, insan canından geçinen iğrenç yaratıklar kendi aralarında sevinç turları atmasın, döktükleri kanların yerde kalacağını zannetmesin. Sahte kefen edebiyatıyla mağduriyet rolü oynayanlar gerçek manada kimin kefenle yürüdüğünü, kimlerin kefene büründüğünü görmeli, çenelerini kapatmalıdır. Musalla taşı, tabut ve kabir istismarıyla siyasal rant hevesinde olan Başbakan ve yandaşları kefen giymekten bahsedeceklerine, girdikleri ve bir daha da çıkmayacakları ayakkabı kutularının hesabını vermelidir.

Esenyurt İlçe Seçim Koordinasyon Merkezimize yapılan suikast yalnızca partimizi, yalnızca dava arkadaşlarımızı değil, Türk milletini ve Türkiye’yi hedef seçmiştir. Vurulan sadece biz değil demokrasimizdir. Kıyılan sadece dava arkadaşlarım değil, toplumsal dirlik ve huzurumuzdur. Türk siyaseti Esenyurt’ta kurşunlanmıştır. Milli irade Esenyurt’ta saldırıya uğramıştır.

Bölücü alçaklar dağdaki provokasyonlarını şehirlerde de sürdürerek niyetlerinde herhangi bir değişikliğin olmadığını ortaya koymuşlardır. Türkiye’nin bugünkü karmaşa ve kargaşa ortamından faydalanmaya, kutuplaşmayı genişletmeye azmetmiş kalpsizler cürümleri kadar yer yakacaklarını unutarak kavga ve karışıklık havarisi kesilmişlerdir. Kandil’den İstanbul’a güvenle intikal eden, terörist kamplarda özenle yetiştirilen aşağılık yüzler öldürerek, yok ederek, ateş ederek Milliyetçi Hareket’i provoke etme çılgınlığına soyunmuşlardır. Fakat evdeki hesap çarşıya uymayacaktır.”

“Tahrik kampanyalarına şans tanımayacağız”

Devlet Bahçeli, Esenyurt’taki MHP seçim bürosuna saldırının son yıllardaki en kritik vaka olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Türkiye’yi içe dönük bir hesaplaşmaya, sonu olmayan ve herkesi içine çekecek tehlikeli sürece sokmak için malum çevreler canla, başla çırpınmaktadır. Bekliyorlar ki Türk milleti birbirine düşsün. Umuyorlar ki etnik ve mezhep temelli mücadele her tarafa yayılsın, her tarafta hakim olsun. İstiyorlar ki Milliyetçi Hareket sokağa insin, çatışmanın tarafı haline gelsin. Esenyurt’ta kanlı girdabın provası yapılmıştır. Esenyurt’ta Türkiye düşmanları, Türk ve millet muhalifleri bizim üzerimizden toplumsal hassasiyet ve tepkinin seviyesini ölçmüşlerdir. Rüşvet ve yolsuzluk gündeminin farklı mecralara çekilerek, buharlaştırılması güdülen amaçlar arasında yer almıştır. Ama biz tahrik kampanyalarına, nokta atışı yapan bozguncu ve nifak meraklılarına şans tanımayacağız. Bizim duygularımızı ajite etmeye, olayların merkezine konuşlandırmaya yeltenenlerin heveslerini kursaklarında bırakacağız. Zor olsa da dayanacağız. Dişimizi sıkarak sabredeceğiz. İçin için ağlayarak tacizlere kapalı duracağız. Demokrasinin kural ve ilkelerinden milim ayrılmayacağız. Hukukun sınırlarından taşmayacağız. Bizi şiddet ve dehşet sarmalının bir unsuru yapmak için el ovuşturan şarlatanları muhatap almayacağız. Hesap soracaksak iktidara gelerek bunu yapacağız. Başbakan ve hükümetinden kanun önünde, mahşeri vicdan huzurunda, sandık yoluyla alacaklarımızı tahsil edeceğiz. Son sözümüzü, kuşkusuz milletimiz ‘evet gün, bugündür’ dediği anda söyleyeceğiz. O güne değin sağduyulu, olgun ve aklıselim içinde hareket edeceğiz. Bizleri sokak dövüşçüsü gösterme adiliğini kimsenin yanına bırakmayacağız.”

“Suriye’de özerkliğe ses çıkmıyor”

AK Parti hükümetinin, Cenevre’de, Suriye’deki olayların ve akan kanın sorumlusu gibi sunulduğunu ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başbakan ve hükümeti Suriye’nin derdine düşüp muhaliflerin temsilcisi gibi hareket ederken sınırlarımızda PKK-PYD özerk yönetimler ilan etmektedir. Irak Cumhurbaşkanı Talabani’nin partisi KYP, terör örgütünün özerklik kararına destek vermiştir. Şimdiye kadar ne Başbakan’dan ne de herhangi bir hükümet yetkilisinden sözde özerklik kararına karşı etkili bir çıkış duyulmamıştır. Acaba Başbakan PKK-PYD özerlik kararına göz mü yummuştur? Hırsızlığa batan hükümet, İmralı canisinin 17 Aralık’tan beri gündemden olan ‘Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması’nda kendi tarafında olmasına karşı jest mi yapmış, milli güvenliğimizi zedelemek adına özerkliğe onay mı vermiştir? Başbakan PKK’ya, PYD’ye ve İmralı canisine sözde komplo diye tarif ettiği yargısal süreçte yanında durdukları için diyet mi ödemektedir? Biliniz ki bölücülere sınırlarımızın hemen dibinde özerklik için yol veriliyorsa bu namertliği tanımlamak için ihanet sözü bile yetmeyecektir.”

“HSYK için uzlaşma komisyonu önerisi yersiz”

Hükümetin diğer cephelerinin de ekonomiden farksız olduğunu savunan Bahçeli, şöyle devam etti:

“HSYK konusunda TBMM Başkanı’nın, Anayasa değişikliği için komisyon önerisi getirmesi hem yersiz hem de çok anlamsızdır. Sayın Çiçek daha birkaç ay önce, ‘Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndan bir şey çıkmaz’ diyerek görevini bırakan kişi değil midir? HSYK’yı RTÜK’e çevirme arayışında olanlar, bu kurumu arpalığa ve bütünüyle hakimiyet altına almaya çalışan siyaset hokkabazlarıdır. Göreve geldiğinden itibaren kısa süre içinde hakkında fezlekeler düzenlenen, İzmir Cumhuriyet Başsavcısına bacanakların da içinde bulunduğu bir soruşturmayla ilgili talimat vermeye cüret eden bu Adalet Bakanıyla mı yargı tarafsız ve bağımsız olacaktır? Kendisiyle ve evladıyla ilgili iddiaları savuşturmak niyetiyle hukuk cinayeti işlemeye kadar işi götüren Recep Tayyip Erdoğan’la mı HSYK örgüt diye tarif edilen ellerden kurtulacaktır? Meclis Genel Kurulu’nda tekmelerle, yumruklarla muhalefeti sindirmeye çalışan bir iktidar mı adalete ve yargıya güveni artıracaktır?

Başbakan ve hükümeti yargıdan kaçmak için her şeyi denemektedir. Altın kaçakçılarını korumak için yasa çıkaracak kadar pervasızlaşanlar bu ülkenin bir numaralı sorunu, yegane musibetidir.”

AA

KAYNAK : gazetesiz.com