Siyaset > AK Parti’ye hiç oy vermedim ama oyum Erdoğan’a!
04.03.2014
Akşam Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, Gülen grubu ve muhalefetin milli iradeye neşret vurmak istediğini düşünen vatandaşın AK Parti’ye yöneldiğini söyledi.
İşte Ocaktan’ın yazısı:
“Şimdiye kadar AK Parti’ye hiç oy vermedim ama bu kez oyum Tayyip Erdoğan’a!”
Bu kadar keskin kararlılığın sebebini soruyorum: Cemaat diyor!
Millet, iradesini kendisi adına kullanmak isteyene her zaman olduğu gibi açıkça restini çekiyor:
“Sandıkta söz sadece benimdir!”
Aynı mesajı bütün meydanlardan okuyorsunuz.
Seçimlerde siyaseten intihar edenler çıkıyor.
Bu kez siyasi intihar yolunu seçen Fethullah Gülen oldu.
Bu seçimlerde Cemaat’in AK Parti karşıtlığı, garip bir biçimde partiye oy kazandıracak gibi görünüyor.
Nasreddin Hoca’nın “eti yediği söylenen kediyi tarttığı” fıkradaki gibi, her yolu meşru gören sakat bir anlayışla sürdürülen bel altı ve demokrasi dışı kampanya sonrasındaki yerel seçimlerin ardından Cemaat’in gücü iyice ortaya çıkacak.
Görüyoruz; montajlı ya da montajsız tuzağın her türlüsü ters tepiyor.
Bizim kültürümüzde tuzak yok; kahpelik, kalleşlik yok.
Anadolu’yu geziyor, sokağın nabzını tutmaya çalışıyorum.
Türkiye’nin her bir köşesinde zengin bir demokrasi şöleni yaşanıyor.
Hele Doğu’da, gözlerinize, kulaklarınıza inanamıyorsunuz.
Yazımın başındaki cümleyi, rastgele girdiğim kahvehanede, taburede çay keyfi yaparken sohbet ettiğim Siirtlilerden aktarıyorum.
Siirt’teki siyasi iklim size çözüm sürecini yudum yudum tattırıyor.
Hemen çabucak unutmayalım.
Neredeyse bir buçuk yıldır cenaze gelmiyor.
Hamdolsun Türkiye bugünleri de gördü.
Seçim yarışında Siirt’te AK Parti ile BDP çekişiyor.
Düne kadar dağa çıkmayı çözüm görenler, bugün esas olanın milli irade olduğu gerçeğinin yanındalar.
İnanılmaz etkileyici tablolara tanık oluyorsunuz: Sokaklar rengârenk!
Siirt’te hemen herkes Türkçe, Arapça ve Kürtçeyi biliyor ve kullanıyor.
Cemaat’in üst kademesi, burada da imkânsızı deniyor: BBP üzerinden gösterdiği adaya oy istiyor.
Samimi tabanın gönlünde ise, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan var.
Siyasette böylesi ittifaklardan sonuç almak imkânsız.
Buradaki örnekten devam edelim.
Yıllardır BBP’yi Siirt’te taşıyan gerçek partililer de rahatsız; Cemaat tabanı da rahatsız.
Ne olacak peki derseniz, Cemaat’in Siirt’te elde edebileceği en büyük başarı AK Parti’ye kaybettirip BDP’ye kazandırmak olur ki, böyle bir “başarı” ya da doğru ifadeyle “leke”, sadece sözünü ettiğim siyasi intiharı tamamlamaya yarar.
Göreceksiniz tanık olduğumuz bu siyasi intihar, karşımıza bir sürü sosyolojik sonuç çıkaracak.
Bu sonuçların ilki ve en temeli ortaya koyacak ki, Fethullah Gülen Cemaati’nde “Paralel Yapı” ile“Samimi Taban” ayrı hareket edecekler.
Belli ki, “Paralel Yapı” hukuk önünde hesap verecek.
“Samimi Taban” ise körü körüne ve milli menfaatlerin karşısında bir duruş yerine milletin safında olmayı seçecek.
AK Parti için Siirt’in çok özel bir anlamı var.
Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Başkanı iken yine bel altı, demokrasi dışı ve kahpece bir tuzak hazırlandı.
Milli irade hiçe sayıldı.
Seçmen bu tuzağı asla unutmadı.
AK Parti’yi doğuran da, başarılı kılan da buydu.
Üstelik Recep Tayyip Erdoğan bu şehirden milletvekili seçilerek başbakan oldu.
“Acaba bu sefer olur mu?” diyerek demokrasiye müdahale etmek doğru da değil, asla netice de vermiyor.
Muhalefet ne yaptığını bilmiyor.
Defalarca yazıldı; söylendi.
Yolsuzlukla mücadele başka bir iştir; sandıktan çıkacak neticeyi değiştirmek için tuzak kurmak ise bambaşka.
Siirt’e Türkmedya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak ve eski Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ile geldik.
İki ismin de şehir üzerinde ayrı bir etkisi var.
İkinci gün İçişleri Bakanı Efkan Ala, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay da geldiler.
AK Parti, en zor zamanında bile ittifak için önce millete gidilmesi gerektiğini hiç aklından çıkarmıyor.
Bakalım muhalefet bu son derece basit ama en temel doğruyu ne zaman anlayabilecek?
haber10
KAYNAK : habername.com