Güncel > Bahçeli: “Erdoğan güç ihtirasına büründü!”
27.02.2014
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yozgat’ın Yerköy ilçesinde halka hitaben yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a rüşvet ve yolsuzluklar üzerinden yüklendi.
Bahçeli, “Yolsuzluk ve rüşvet 4 bakanla kalmamış, kendisine doğru tırmanmıştır. İnşallah bu montaj olsun, inşallah Başbakanın evlatları bu işlere karışmamış olsun. İstiyorum ki ailesi bu işlere girmemiş olsun. Bu yanlışsa, yargı yolu ile ortadan kalkması lazım. Eğer doğru ise Sayın Başbakan yazıklar olsun sana. Türkiye’yi bu hale getirmenin hiç gereği yoktur. Her toplantıda kefenler gösteriyorsun. ‘kefenin cebi mi var?’ diyorsun. Kefenin neresine dolarları koyacaksın. Sayın Başbakan, ya kendini, ya Türkiye’yi aklayacaksın. Aksi takdirde Türkiye’de sosyal hareketler başlarsa tehlikeli olur. Sosyal hareketler ve diktatörlerin devrilmesi hep yolsuzlukla başlamıştır” dedi.
MİLLİ GÖRÜŞ İÇİNDEN GELEN AKIM
Bahçeli konuşmasına, 30 Mart 2014’te belediye başkanlığı seçimi, 28 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçileceğini, 2015’de ise milletvekili seçimlerinin yapılacağını hatırlattı. Bahçeli, “30 Mart’ı başlangıç kabul edersek, 2015 yılından itibaren Türkiye’nin kaderi belirlenmiş olacak. 2002’nin 3 Kasım’ında 57. hükümet görevde seçime gidildi, bir yeni parti kuruldu. Bu, milli görüş içinden gelen akımın ikiye bölünmesiyle oluşmuş olan bir siyasi parti. Bu siyasi partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi oldu. O zaman yaşanan ekonomik sıkıntılar içinde yeni bir partinin arkasından gitmeyi, Türkiye’nin geleceği açısından umut olarak görüldü. Vatandaşımızdan yüksek bir destek sağlayıp hem Meclis’te sayısal çoğunluğu, tek başına iktidar olma imkanı buldu. Bu, Türkiye için önemli bir siyasi olaydır. Bir siyasi parti düşünün, çok kısa sürede kuruluyor, arkasından tek başına iktidar oluyor. Bunu Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticilerinin çok iyi düşünmesi gerekir” dedi.
ERDOĞAN’IN SİİRT’TEN MİLLETVEKİLİ OLMASINI SAĞLADILAR
Bir noktanın altını iyi çizip, gelişmeleri ona göre iyi anlamak, iyi görmek gerektiğini belirten Bahçeli, “Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına iktidar oldu, ama Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletvekilliğine seçilme imkanı olamadığı için yakın arkadaşı, beraber kurduğu partiden şimdiki Cumhurbaşkanı olan sayın Abdullah Gül’e Başbakanlık görevi üstlenmesini istedi ve o da 58. hükümeti Cumhurbaşkanının onayı ile görevlendirilerek kurmuş oldu. Ondan sonra 16 Mart 2003 tarihine kadar Sayın Recep Tayyip Erdoğan bey sadece parti genel başkanı olarak kaldı. Ama bu süreç içerisinde bir gelişme oldu. Bu gelişmeyi bilmeniz, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin değerli yöneticilerinin, özellikle Recep Tayyip Erdoğan beyin bunu size anlatması lazım. AKP’nin 3 Kasım 2002 seçimlerinden 116 gün sonra bir miletvekili istifa etti. Boşalan milletvekilliği ile Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Siirt’te Miletvekili olmasını sağladılar. Miletvekili olarak Ankara’ya geldikten sonra sayın Başbakan, şimdiki cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yerine 59’uncu hükümet, Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulması sağlandı. Şimdi durup dururken seçimler bitmiş hemen arkasından bir ilden bir milletvekili istifa ettiriliyor, boşalan milletvekili yerine bir ara seçim yaptırılarak bir milletvekili seçiliyor ve Başbakan oluyor” dedi.
ŞİKAYET ETTİĞİN İÇ VE DIŞ ODAKLAR İKTİDAR BAHŞETTİ
Başbakan Erdoğan’ın hükümeti yıkmak için iç ve dış odakların kendisiyle uğraştığını iddia ettiğini öne süren Bahçeli, “Milletvekili olmadan Türkiye’de iktidar olmanın yolunu, bu iç ve dış odaklar, şikayet ettiklerin sana iktidar bahşetmişlerdir. Bunu niye anlatmıyorsun. Bu iktidar tam 11 yıldan bu yana ülkeyi yönetiyor. 11 yılda tek başına iktidar olmuş, siyasi parti programında, seçim beyannamelerinde neyi vaad etmişse, onu aşabilecek bir güce sahiptir bu iktidar. Bugün geldi, yüzde 36’dan başlayan yükseliş, üçüncü dönemlerinde Meclis’te 326 milletvekilliğine sahip oldu ve yüzde 51’le tek başına iktidarını devam ettirdi. Milletimizin yüksek bir desteği oldu. Yakın siyasi tarihimizde hiçbir siyasi partimize nasip olmamıştır” dedi.
GÜÇ İHTİRASINA BÜRÜNDÜ
Kuvvetler ayrılığında yasama ve yürütme gücünün AKP’nin, sayın Erdoğan’ın elinde, denetiminde olduğunu belirten Bahçeli, “Bu önemli bir siyasi güçtür. Bu gücü akıllı kullanmak lazımdır. Ülkenin geleceği için değerlendirmek lazımdır. Ülkeyi daha güvenli bir ortama getirebilirdi. Fakat Erdoğan siyasi iktidar döneminde milli görüş gömleğini bir kenara çıkarıp koydu. Onun yerine Erdoğan’a yeni bir siyasi gömlek giydirildi. İşte bu gömleği giydikten sonra sayın Erdoğan’a şöyle bir kıvrılma, kırılma ortaya çıktı. Güç ihtirasına büründü. Yasama bende, yürütme bende, öyleyse basını medyayı da demokratik toplumlarda 4. kuvvet olarak görüyorsak, ‘burayı da ele geçirmek lazımdır’ dedi. Basını ve medyayı da koydu, bir güç alanı daha yaratmak istedi. Ancak bu da yetmedi. Çünkü güç ihtirası ortaya çıktı” dedi.
KİBİR VE GURURUN İŞARETİDİR
Bu vebalin altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da kalacağını belirten Bahçeli, “Bir üçüncü kuvvetin olduğunu da biliyor. Bu kuvvet yargıdır. Yargı her ülkede bağımsız ve tarafsız olursa önemli görevi yerine getirebilir. Yasama ve yürütmeyi denetler, toplumdaki adaletsizliği giderecek bir milli kurum olarak kendini gösterir. Erdoğan’ın ‘al ananı da git’ deyip, herkesi hakir görmesi, kibir ve gururun işaretidir. Yasama, yürütme ve yargı da bende olması lazımdır diyor. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu kurdu. Hakim ve Savclıar Yüksek Kurulu’ndan bir gün rahatsızlık duydu, yargıyı siyasallaştırma, kontrol altına alma, kuşatma, sonunda da atamaları daha da derinleştirerek bazılarını tasviye ederek, yargıyı AKP’lileştirme noktasına kadar geldi. Bu zihniyetin tehlikeli gidişin başlangıç olmuştur. Sayın Erdoğan artık ben Başbakan değil, tek adamım, her şey benden sorulur. Ben ne dersem o olur, istediğimi tasfiye eder, vesayetime alır statikoyu değiştirir veya korur, şunu yaparım, bunu yaparım diyor” dedi.
ESAT GARDAŞI VARDI
Sayın Başbakan’ın ikide bir Ortadoğu’ya gidip, her şeye karıştığını öne süren Bahçeli, Türkiye’de diktatör olma hevesiyle diktatör bir rejime gitmeye başladığını söyledi. Bahçeli, “Sayın Başbakan yüzde 51’e sahibim, millet benim yanımdadır, diğerleri biri ana muhalefet, biri yavru muhalefet diyerek küçük görmeye başladı. AKP’ye oy vermiş kardeşlerim buraları iyi görün, iyi düşününün. Bunu görmezseniz, Ortadoğu’daki gelişmeleri bir gözden geçirin. Tunus, Mısır, Libya, arkasından Suriye, ondan evvel de Irak. Karışan Tunus’tan sonra Mısır’da Mursi’de gitti, istikrar kalmamış, gece gündüz çatışıyorlar. Daha sonra Suriye. Esat gardaşı vardı, Bu gardaş ne oldu?, düşman oldu. Şimdi Suriye’de herkes 130 bin insan iç çatışmada hayatını kaybetti. 2 milyon insan, Suriyeli ülkesini terk etmek zorunda kaldı. 700 bini de Türkiye’ye geldi. Ben varsam Suriye, Mısır, Tunus halkı var gibi anlayış. Bu anlayış Türkiye’ye yansıyor. Sosyal kargaşa Türkiye’de bir başlarsa, bin yıllık kardeşliğimiz tehlikeye girer” diye konuştu.
Yolsuzluk ve rüşvet konusu Türkiye’nin gündemi olmuş. Erdoğan işsizlikden esnaf kardeşimizden, çiftçimizden yetim öksüz kimsesizden bahsediyor mu? Türkiye’nin diğer sorunlarından demokratik açılım denen zırvadan halen bahsediyor mu. Neden bahsediyor sadece ve sadece yolsuzluk ve rüşvet sorgulamasıyla kendisine komplo kurulduğundan bahsediyor. Hakim ve savcılar yüksek kurulunun yasasını değiştiriyor. Niye bunu yapıyorsun, eğer yolsuzluk ve rüşvete varsa yasama yürütme sensin yargıyı da kuşattın. İşte burada hep beraber düşünmeliyiz. İşsizlik toplumun huzurunu bozar. Yolsuzluk ve rüşvet bir hastalık ve kangrendir. Devleti çökertir. Türkiye’nin en önemli gündemi yolsuzluk ve rüşvettir. 17 Aralık 2013 günü hiçbir siyasi parti gözden uzak tutmamalıdır.
17 Aralık sabahı yapılan tutuklamaları hatırlatan Bahçeli, 4 bakanın çocuğunun, bürokrat ve işadamlarının tutuklandığını hatırlatan Bahçeli, İranlı bir çocuk avucunun içine 4 bakanı almış, 700 bin liralık hediye saat getiriyor. Altın kaçakçılığı ve kara para aklama. Sayın Erdoğan bunların üzerine gitmesi gerekirken, görmezden geliyor, komplolar kurulduğunu, kendisine yönelik bir korkudan şüpheleniyor ki yolsuzluk ve rüşvet olmadan devletin bütün imkanlarını savcılara yüklüyor. 71 günde 8 bin polisimiz, 28 valimiz savcı ve hakimlerimiz yer değiştirmiş. 2 gün evvel basına düşen bu montajdır, montajla karalıyorlar diye bir olay ortaya çıkıyor.
KEFENİN NERESİNE DOLARLARI KOYACAKSIN
Baba oğul görüşmesinin başlangıcıdır. Yani anlaşılıyor ki 17 aralık günü sabah 6.30 ile 7.30 arasında soruşturmaların başladığını duyar duymaz, 8.30’da oğlu ile konuştuğu anlaşılıyor. Oğluna diyor ki evde ne var ne yok sıfırla, amcana gönder, abine gönder, şuraya buraya. Bir kaç tane işadamı yakın olanları, Yasin el Kadıyı söylüyor daha farlı şeyler söylüyor. İşte o telaş korku zannediyorum. Erdoğan bey yolsuzluk rüşvet 4 bakanda kalmamış, kendisine doğru tırmanmıştır. İnşallah bu montaj olsun, inşallah başbakanın evlatları bu işlere karışmamış olsun. İstiyorum ailesi bu işlere girmemiş olsun. Bunu yanlışsa yargı yolu ile ortadan kalkması lazım. Doğru ise sayın başbakan yazıklar olsun sana. Türkiye’yi bu hale getirmenin hiç gereği yoktur. Her toplantıda kefenlerle gösteri yapıyorsun. Kefenin cebi mi var diyor. Kefenin neresine dolarları koyacaksın” diye konuştu.
DİKTATÖRLERİN DEVRİLMESİ
Bahçeli konuşmasının son bölümünde sosyal hareketlerin ve diktatörlerin devrilmesinin yolsuzlukla başladığını hatırlattı. Bahçeli, “Sayın Erdoğan ya kendini aklayacak, ya Türkiye’yi aklayacak. Aksi takdirde Türkiye’de sosyal hareketler başlarsa, tehlikeli olur. Sosyal hareketler ve diktatörlerin devrilmesi hep yolsuzlukla başlar. Bakın araştırın, Dünyada diktatörler nasıl gitmiştir. Ukrayna’yı görüyorsunuz. Devlet Başkanı evini barkını terk edip kaçtı. Böyle bir Türkiye’yi yaşamamak lazım. Aziz vatandaşlarım sandığa gidiniz, oyunuzu veriniz. Sandıklarda oyunuzu sahipleniniz. 30 Mart’ta bir uyarı yapabilirsiniz. Bu sayede iktidar kendisini gözden geçirecektir. Bugünkü iktidarı sandıkta uyaralım. Gerekli tedbirleri almazsan 51’le geldin, 51’le gidersin diyelim” diye konuştu.
KAYNAK : gazetesiz.com