Son güncellenme :23.11.2024 10:01

Güncel > Gülen cemaati için asıl tehlikeyi yazdı

05.03.2014

Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır, bugünkü köşesinde yazdığı yazıda ”Gülen cemaati kendi gücünün kurbanı oluyor” dedi.

Ruşen Çakır Fethullah Gülen Cemaati’nin yaptığı hataları tek tek sıraladı ve Gülen Cemaati gücün kurbanı oluyor dedi.

GÜLEN’İN STRATEJİK HATALARI

İşte Çakır’ın yazısındaki o bölüm:

“Fethullah Gülen, cemaatinin bekasını her şeyin önüne koyduğu için çok ciddi stratejik hatalar yaptı. Bunların ilk akla gelenleri ÇYDD Başkanı Prof. Türkan Saylan’ın evinin Ergenekon soruşturması kapsamında polis tarafından basılması (13 Nisan 2009); Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın Devrimci Karargah davası kapsamında tutuklanması (28 Eylül 2010); gazeteciler Ahmet Şık ile Nedim Şener’in Odatv soruşturması kapsamında tutuklanmaları (3 Mart 2011). Prof. Saylan eğitim alanında Cemaat’e rakip olduğu, Avcı Cemaat’i suçlayan kitap yazdığı, Şık benzer bir kitap hazırladığı ve Şener de Cemaat için çok değerli olan bazı polis şeflerinin Hrant Dink suikastıyla ilgilerini sürekli gündeme getirdiği için bu mağduriyetleri yaşadılar. (Bu noktada Cemaat çevreleri tarafından dile getirilen “daha önce de çok kitap yazıldı, yazanlara bir şey olmadı” itirazına, “çünkü o dönemde Cemaat bu kadar açık kumpasları düzenleme güç ve cüretine sahip değildi” karşılığını vermemiz gerekir.)

KENDİ ÇIKARI İÇİN DEVLET İMKANLARINI KULLANDI

Sonuçta devletin imkanlarını kendi özel çıkarları için geniş ölçüde ve kötü biçimde kullanması Cemaat’e yönelik sempati ve destekte ciddi kırılmalara ve sorgulamalara neden oldu. Öyle ki ülkede ve tüm dünyada eğitim alanındaki başarı öyküleri, bir dizi kültürel faaliyet, yardım çalışmaları, özetle her türden “hizmet” bu komploların gölgesinde kaldı; bunların değeri ve etkisi aşındı. Peki buradan geri dönüş mümkün mü? Hükümetle savaşın her geçen gün daha da kızıştığı şu ortamda Cemaat’ten böyle bir dönüş beklemek mümkün değil. Kaldı ki dünyevi işlere o kadar bulaşmış durumda ki, istese de asli (uhrevi) hedeflerini ve sivil alandaki temel faaliyetlerini merkeze almayı başaramaz. Galiba sorun şurada: Gülen hareketi idealizmini, rasyonalizm, realizm ve pragmatizmle çok iyi harmanlamayı becerdiği için başarılıydı. Bu başarı sayesinde hızla büyüdü, küresel bir harekete dönüştü. Buna bağlı olarak bu hareketin bekası ideallerin yerini aldı. Aşırı güçlenmenin getirdiği ölçüsüz özgüven yüzünden akılcılık ve gerçekçi düşünme geri plana itildi.

Ve kaçınılmaz noktaya gelindi: hareket tıkandı! Gülen cemaati kendi gücünün kurbanı oluyor…”

KAYNAK : sonsayfa.com