Medya > Hürriyet’in Gülen’den ricası
17.02.2014
Hürriyet Gazetesi’nin tepe ismi Enis Berberoğlu’ndan Pensilvanya itirafları geldi. Berberoğlu ile Gülen ile ne görüştüğünü anlattı.
Alo Fatih kasetlerinin ardından gözler Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’na döndü. Onun da kaseti var mı? Alo Enis kasetleri piyasa düşer mi?
CNN Türk’te konuşan Berberoğlu, Pensilvanya’ya gidip Gülen ile görüştüğünü itiraf etti. Bu görüşmede Gülen’den ‘Radikal’ ricasında bulunmuş.
Enis Berberoğlu bu konuda kendinden çok emin konuştu.
ALO ENİS KASETİ VAR MI?
CNN Türk’te yayınlanan “Aykırı Sorular” programına katılan Berberoğlu’dan Enver Aysever günün popüler sorusunu yöneltti;
– Sizde de Alo Fatih hattı var mı? Önümüzdeki günlerde bir kaset çıkmasını bekliyor musunuz?
Berberoğlu’nun yanıtı şöyle oldu;
– Hayır. Telefon almıyorum demedim. Öyle bir kaset çıkmayacak dedim. Bu sadece kendime güvenimin eseri değil. Kurumsal çalışmanın neticesi.
Bir şeyde anlaşalım. Usul hakkında bir şey söylemek istiyorum. Bir medya grubu diye düşünün bu medya grubuna bir atama yapılıyor. Bizim meslekten olmayan biri. Kendine bir misyon yüklüyor. Belki başkaları bir misyon yüklüyor. O şahıs teknik takiplere göre kanala, gazeteye bir takım telefonlar ediyor. Bu telefonlar neticesinde yayın kesiliyor, seçim anketi manipülasyonu gündeme geliyor. Bunlar bizde olmadı. Bu kadar net.
KASETİMİZ VARSA YAYINLASIN
Sadece şunu söylemek istiyorum. Ne olur eğer bizim hakkımızda elinde kaset bulunduran biri varsa şu saniye itibariyle yayınlasın onun üzerine konuşalım. Kendimi o zaman savunayım. Öteki türlü ben kendimi hangi düzlemde savunacağımı veya neye açıklık getireceğimi bilemem.
FETHULLAH GÜLEN İLE GÖRÜŞTÜM
– Fettullah Gülen ile görüşmeye Pensilvanya’ya gittiniz mi? Gittiyseniz ne görüştünüz?
– Gittim. Görüştüm. Soner Yalçınlar’ın içeri girdiği dönem. İkili görüşmeleri açıklama tavrım yok benim. Hayatımda ilk ve son defa görüştüm. Bir defa görüştüm. Bir daha da görüşebilirim bir mahsuru yok. İçimde kalan bir şey vardı. Onu söylemek istedim. Kendisi de beni tanımak istedi. Bir takım Amerikalılarla görüşmeye gitmiştim. O turun içine konuldu.
– Grup adına mı gittiniz?
– Hayır kendi adıma. Böyle şeyler grup adına yapılmaz bizde. Görevlendirme ya da döndükten sonra rapor verme filan olmadı.
– Etkilendiniz mi?
– Güçlü bir lider bunu söylemek lazım.
– Siyasi bir lider diyebilir miyiz?
– O zaman öyle değildi. İçimde kalan şuydu. Ben Türkiye’de misyoner okulu olarak kurulan bir liseden mezun oldum. Kendimi anlamsız bir şekilde o okulu kuran ülkeye bir aidiyet yaşarken yakaladım ve kendimi de çok kızdım. Bu toprakların adamıyım ben. Bu hareket dünyanın çeşitli yerlerinde benim okuduğum okullara benzer okullar kuruyor. Buralarda insanlar Türk kültürünü tadıyor. Onları sözcüsü veya avukatı değilim. Bunları gördüğüm ortamlarda genellikle Başbakan Erdoğan ile yaptığımız seyahatlerdir. Onların gittiği ülkelerde, Allah’ın unuttuğu ülkelerde çünkü Başbakan öyle yerlere de gidiyor ticaret adına veya daha geniş bir dünya liderliği iddiasıyla.
GÜLEN’DEN RADİKAL RİCASI
Ben bunları çok müsbet buldum. Fakat o dönem Ergenekon ve Oda TV davasıydı. Burada duyduğum bazı tereddütleri de kendisiyle paylaştım. Özellikle paylaştığım kısmı şuydu. Medyada polis ağzıyla konuşmak diye bir tabir vardır. Tehlikeli bir ağızdır. Polis kendini savcı ve hakim yerine koyar. Yargısız infaza çok müsaittir. O tarihte yapılan bazı yayınlarda Radikal çok mağdur olmuştu. Bunu kendisiyle saygı çerçevesinde paylaştım. Açıkça şunu söyledim. Polis bugün herhangi bir gazeteye gidip kendisini hakim ve savcı yerine koyup bazı şeyleri masa üzerine koyar ve yazdırabilir. Bunu yazdırmak ne entellüelliktir ne gazeteciliktir.
-Gülen cemaatine Hürriyet Gazetesi destek veriyor mu?
-Hayır. Asla. Bu konuda iddialar var. Bu konudaki iddialara gülüp geçmek de mümkün ama bu program onun yeri değil. Açık konuşalım. Kaset mevzuuna dem vuruyorlar. Bundan 15-16 yıl önce biz ilk darbeyi yedik kaset olayında Hürriyet olarak. Ertuğrul Özkök’ün bir telefon görüşmesi yasa dışı olarak kaydedildi ve bir siyasi partinin önde geleni tarafından basın toplantısı ile duyuruldu. Hala aynı şeyleri büyük bir cehalet içinde söylüyorlar bizi kaset yayınlamamakla suçlayanlar. Bizim canımız orada yandı bir.
HANEFİ AVCI DİNLEMİŞ DEDİLER
İkincisi daha yakın bir örnek vereyim. 2010 yılında genel yayın yönetmeni oldum. Bir gün telefonum çaldı. Karşımda Beşiktaş Adliyesi’nden bir savcı. Sizi yarın çaya bekliyorum dedi. Bizim geldiğimiz geçmişte bir savcının bizi çağırması çok hayırlara vesile olmaz. Müşteki sıfatıyla davet ediyorum deyince daha da merak ettim. Gittim önüme bir grup tape koyup size mi ait dediler. Baktım 1993, 94,95 tarihli yasa diyorlar. Peki kim dinlemiş dedim. Hanefi Avcı dediler. Yapmaz dedim ben. Gazetecilik faaliyetlerimden tanıyan bir adamım. Yapmaz dedim yapmış dediler. O zaman suç duyurusunda bulunuyorum dedim. Suç duyurusunda bulundum. Aradan 3 sene geçti. Bu sefer dediler ki Hanefi Avcı pür paktır. Şu an size sunduğumuz paralel yapıyı deşifre edecek ve ortadan kaldıracak bir akil komutandır. Belki polisteki atamaları yapan adamdır. Şimdi el insaf. 3 sene önce şiddetle üzerime gelip budur diyenler şimdi tam aksini aynı şiddetle savunuyorlar ve benim buna inanmamı bekliyorlar. Hangi gazeteci bu konuda şüphe veya tereddüte kapılmaz.
KAYNAK : sonsayfa.com