DNA analizleri, Paracas’ta bulunan kafataslarının bilinen hiçbir insan türüne ait olmadığını gösterdi. Uzmanlar “”O halde kim bunlar?”” sorusunun cevabını vermeye çalışıyor!

Perulu arkeolog Julio Tello tarafından 1928 yılında Paracas’ta bulunan antik mezar yeri o yıllarda oldukça büyük tartışmalara yol açmıştı. Çünkü mezardan çıkan 300 kafatasından bazıları dünyada bulunan en “uzun” kafatasları olarak kayda geçmişti!

Bazıları bunu kafataslarında meydana gelen sıra dışı bir deformasyon olarak değerlendirse de, konuyla ilgili herkesin kabul edebileceği tatmin edici bir yanıta ulaşılamamıştı!

Modern bilimin önünde çığır açan DNA testleri, yıllar sonra Paracas gizemini çözebilecek yegane umut ışığı oldu.

Kafatasları üzerinde “ön çalışma” yapan bilimadamları henüz uyguladıkları testlerin sonuçlarını resmi olarak kamuoyuyla paylaşmadılar. Fakat uzun yıllardır konu üzerinde çalışan ve bu konuda yazılmış makale ve kitapları bulunan Paracas Müzesi Müdür Yardımcısı Brien Foerster, bilimadamlarının ulaşmış olduğu sonuçları açıklamak için daha fazla bekleyemedi.  

 Brien Foerster’a göre uygulanan testler, 3000 yıllık kafataslarının bildiğimiz insan türüne ait olmadığını ortaya koydu. Kafatasları tamamen farklı ve bilinmeyen bir türe aitti.

Ancient Origins dergisine konuşan Foerster, kafataslarını inceleyen bilimadamlarının mutasyona uğramış DNA’larla karşılaştığını ve bunların Gen Bankası’nda yer alan bildiğimiz hiçbir dizilimle uyuşmadığını dile getirdi.

Foestler’ın aktardığına göre genetikbilimciler, ne Homo Sapiens, ne Neandertal ne de Denisovan türüne ait olmayan,  tamamen yeni bir insan-benzeri yaratıkla karşı karşıya olduklarını dile getiriyorlardı. Üstelik bu yeni türü, evrimsel gelişim zinciri içinde doğru yere yerleştirmek mümkün görünmüyordu.

ABD Hükümetine bağlı genetikbilimcilerin bu sonuçları kamuoyuyla paylaşmayı arzuladıklarını söyleyen Foerster, fakat bu kafataslarının “kime” ait olduğuyla ilgili kesin yanıtlara ulaşmadan bunu yapmaya yanaşmadıklarını belirtti.

Foerster’a göre, kırmızımsı-kahverengi ten renkleri ve yüksek boylarıyla dikkat çeken iskelet yapıları Paracas’taki antik insan yapısından tamamen farklı. Dolayısıyla bu insanlar dünyanın bir başka bölgesinden göç etmiş olabilirler. Foerster’e göre bu bölge belki de, yine uzun şekillere sahip, 2000 yıllık kafataslarının bulunduğu Gürcistan olabilir.

Bu konuda üretilebilecek başka birçok teorinin de bulunduğunu belirten Foerster, bunun için DNA sonuçlarının tamamlanmasını beklemek gerektiğini belirtiyor. Ekonomik yetersizlikler, şimdilik 100 bin doları bulan kapsamlı gen analizleri için yetersiz olsa da, Foerster bazı genetik bilimcilerin bu hizmeti “insanlık yararı” için ve gönüllü olarak verebileceğini belirtiyor.

Bu konuda kişisel olarak elinden gelen her şeyi yaptığını belirten Foerster, “Eninde sonunda amacım, bu kişilerin gerçekte kim olduğunu bulmak!” diyor.

Öte yandan kafataslarının bilinen hiçbir insan türüne benzememesi, “dünya dışı” varlıklarla ilişkilendirilmelerinin de önünü açmış görünüyor.  Şimdiden bu konuda birçok iddia ortaya atılmaya başlandı bile! Önümüzdeki günlerde bu konuda da yeni tartışmaların ortaya çıkabileceği belirtiliyor. (International Business Times)

KAYNAK : gazetesiz.com